Hormonlarınızla Tanışmak İster misiniz?

Prof. Dr. Selçuk Can
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı
http://www.endokrinoloji.com/

 

Hayatımızın her dönemi dişi ve erkeğe kendi özel problemlerini ve bunların bireyce çözümünü gerektirir:  öğrenim, aile ilişkileri, kariyer kararları ve bizim de konumuz olan sağlık gibi.  20’li, 30’lu ve 40’lı yaşlarda vücudunuzda değişiklikler olur. Bu değişimler salgıladığınız hormonlar vasıtası ile gerçekleştirilir.  Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Profesör Dr. Selçuk Can’dan hormonlarımız ve vücuttaki görevleri ile ilgili bilgiler aldık.  

20’li yaşlarda hormonlar:

Kadın: Bu dönem çocuklukta genç kızlığa geçiş dönemidir.  10 lu yaşların başında bir kız çocuğunun bedeni ergenlik çağına girişin etkisiyle gelişir.  Beyin alt kısmında bulunan hipofiz bezinden gelen luteinize edici hormona (LH) ait sinyaller kız çocuğunun yumurtalıklarını uyarır.  Kadınlık hormonu östrojen ufak miktarlarda salgılanmaya başlar.  Dokuz yaşında cinsel bölgede kıllanma, on yaşında göğüslerde tomurcuklanma başlar.  Ergenliğe ilk adımlarını atan kız çocuğunun 10 yaşından itibaren boyu hızla artar.  Memeleri büyür ve kalçaları yuvarlaklaşır. Rahim ve döl yolları büyür. Gelişimin son noktası ise genç kızın ilk âdetini görmesidir.  İlk adet 11 ve 16 yaşları arasında herhangi bir zamanda olabilir.  Başlangıç yıllarında adetler düzensiz olur.  Ara kanamalar olabilir. Kadınlık hormonu östrojenin salgısı yerine oturdukça adetler düzene girmeye başlar.  Bu evrede artık boy uzaması durur.  Kemik gelişimi tamamlanmıştır.  Bu kritik evrede hatalı beslenme veya hormon dengesizliği boyun kısa kalmasına ve gelecek yaşlarda osteoporoza yol açabilir.

Erkek:  Erkek çocuğunda adölesan dönemi hipofizden salgılanan LH hormonunun yumurtalıklardan erkeklik hormonu testosteronu uyarması ve yine hipofizden salgılanan FSH’nın sperm üretim sinyalini vermesiyle başlar.  Erkek çocuğunda onbir-oniki yaşlarında cinsel bölgede kıllanma, yumurtalarda büyüme başlar. Ses kalınlaşmaya,  yüzde sivilceler çıkmaya başlar.  Erkek çocuklarında boy büyümesi daha geçtir.  Oniki yaşından itibaren hızlı boy uzaması başlar ve gelişim 18 yaşında dek devam eder.  Sakal ve bıyıklar çıkar.  Kaslar ve kemikler gelişir.  20 li yaşlara girildiğinde erkek fiziksel ve cinsel gücünün doruklarındadır ancak psikolojik olgunluğa erişmesi için birçok tecrübe yaşaması gereklidir.

30’lu yaşlarda hormonlar:

Kadın:  Hayatın en yoğun tempolu yaşandığı 30’lu yaşlarda, vücut daha fazla yorulmaya başlıyor ve buna bağlı olarak seks hormonları da düzensiz salgılanmaya başlıyor.  Örneğin, adet öncesi dönem bazı kadınlar için 20’li yaşlarda ağrısız geçerken, 30’lu yaşlara gelindiğinde fazla stresli bir iş veya evlilik yüzünden ağrılı geçebiliyor.  Bu yaşlarda cinsel arzularınız testosteron hormonun kontrolü altında olmasına rağmen, östrojen cinsel ilişki sırasında kadının en çok ihtiyaç duyduğu hormondur. Bu yaşlarda kadınlar cinselliği doyasıya ve özgürce yaşamanın tadına varırlar, düzenli bir seks hayatları vardır.  İstatistikler, haftada bir kez cinsel ilişkide bulunan kadınların kandaki östrojen seviyelerinin yükseldiğini gösteriyor.  30’lu yaşların ortalarından sonlarına doğru hormonların düzensizleşmesi nedeniyle, adet dönemi öncesi sıkıntıları artıyor. Baş ağrıları, sinirlilik, huzursuzluk ve tahammülsüzlük gitgide artan dozlarda görülmeye başlıyor. Migreni bulunan kadınların yüzde 60’ı bu dönemde migren krizine tutuluyor.

20’li yaşların sonu 30’lu yaşların başı hamilelik için en uygun dönemdir.  Eğer kendinizi bebek yapmaya hazır hissediyorsanız ilk yapmanız gereken ayrıntılı bir check-up’tır.  Vajina ve rahim doktor tarafından muayene edilmeli, gerekiyorsa ultrasonografi çekilmeli, kan, idrar, şeker ve guatr testleri yapılmalıdır.  Kan testlerinde Toxoplazma, Rubella, Sitomegalovirus ve Herpes testleri yapılır. Fazla kilolarınız var ise bunlardan kurtulmak için bir an önce perhize girmelisiniz.  Bu görüşmede doktorunuz aşılarınızın eksiksiz olup olmadığını da kontrol etmelidir.  Hamilelik öncesi ne kadar sağlıklı ve ideal kilodaysanız hamileliğiniz de o kadar rahat geçecektir.  Önce sigarayı bırakmalı, spor yapmalı, sağlıklı bir beslenme düzeni geliştirmeli, her gün sekiz bardak su içmeli, vitamin takviyesi yapmalı, kahve ve çay tüketiminizi azaltmalısınız.  Olimpiyatlara hazırlanan bir sporcu gibi vücudunuzu hamileliğe hazırlamalısınız.

Erkek:  30’lu yaşlarda erkekler cinsel açıdan platoya girerler.  Hormon düzeylerinde ne artma ne de azalma vardır.  Bu dönem birçok erkeğin babalık duygusunu ilk kez tattığı zamanı içerir.  Erkekler 30’lu yaşlarda günümüzün sert hayat mücadelesinin stresi ile karşı karşıyadırlar.  Sporu bırakmışlardır.  Sinirlerini yemek yiyerek veya içki ile dağıtmaya çalışırlar.  Stres ve obezite testislerden salgılanan testosteron düzeyini düşürür.  Sigara kullanımı damarları büzüp, dolaşımı engelleyerek penisin cinsel ilişki sırasında yeterince sert olamamasına neden olur.  30’lu yaşlarda karşılaşılan birçok olumsuzluklara rağmen genelde erkeğin vücudu dinç, testosteronu yeterli, sperm sayısı bir kadını hamile bırakacak düzeydedir.  Ancak günümüzün tempolu yaşamına dayanamayanlarda iktidarsızlık ve kısırlık sorunları belirir.

40’lı yaşlarda hormonlar:

Kadın:  Günümüzde insan yaşı 80’e dek uzadığı için 40’lı yaşların sağlıklı geçirilmesi yaşlılık döneminin sorunsuz geçmesi için özel bir önem taşımaktadır.  Bu dönemde yumurtalıklar daha az östrojen üretmeye başlar.  Cinsel isteksizlik, ani duygu değişiklikleri, çabuk sinirlenme, âdetin süresinin ve kanamasının azalması başlar.  Bunlar vücudunuzda hormon değişimlerinin olduğunu gösteren sinyallerdir.  Ancak menopoza girmenize daha on yıl vardır ve bu dönem premenopoz dönemidir.  Premenopozda (menopoz öncesi dönem) sıcak basmaları, terleme, uykusuzluk, yorgunluk, konsantrasyon güçlüğü, çabuk sinirlenme, vajinal kuruluk hissedebilirsiniz.  Ancak her kadının premenopoz tecrübesi farklıdır.  Bazıları sadece sıcak basması ve terleme hissederken, bazılarında duygusal değişiklikler ön plandadır, bazıları ise hiç bir şey hissetmeden sağlık ve esenlikle bu evreyi atlatabilir.  Prof. Dr. Selçuk Can bu dönemde bir endokrinoloji yani hormon uzmanına başvurmanızın hormonsal durumunuzu belirlemede ve tedavinizin başlatılması bağlamında kritik olduğunu söyledi.  Endokrinoloji uzmanı ile sağlık problemlerinizi konuşurken açık ve rahat olmalısınız, böylelikle menopoz öncesi semptomları anlamada ve belirtilerle mücadelede daha başarılı olursunuz.  Doğum kontrol hapları menopoz veya premenopoza bağlı gelişen uykusuzluk, irritabilite, vajinal kuruluk, cinsel ilişkide ağrı gibi belirtileri geçirirler, aşırı adet kanaması olanların kanama miktarını azaltırlar.  Aşırı kan kaybı demir eksikliği yaratıp kansızlığa yol açtığı için bu dönemde doğum kontrol hapının faydaları önem kazanmaktadır.  Menopoz esnasında hormon kullanımının meme kanserini attırdığı bilimsel çalışmalar ile kanıtlanmıştır.  Özellikle ailesinde meme kanseri olanlar ve daha önce meme kanseri geçirenler östrojen tedavisi alır ise meme kanserine yakalanma riski artar.  Menopoz sonrasındaki dönem kemik kaybının en yoğun olduğu, osteoporozun başladığı dönemdir.  Menopoz esnasında vücutta ensülin direnci oluşur.  Kilo artışı başlar, iyi kolesterol HDL düzeyi düşer, kötü kolesterol LDL düzeyi artar.  Şeker hastalığı bu dönemde açığa çıkabilir.  Tansiyon yüksekliği başlayabilir. Gençliğinde düşük tansiyonu olan bir kadın bu dönemde yüksek tansiyon hastası haline gelebilir.  Kalp hastalığı menopozdan sonra daha sık baş gösterir.  Günümüzdeki menopoza ulaşan kadınlar annelerinin menopoz dönemindekinden çok daha değişik hayat standartlarına sahipler.  Bu sağlık alanında da geçerlidir.  Hormon tedavisi alanlar kemik kaybını %50 oranında azaltırlar ancak en son araştırmalar östrojen tedavisi alan kadınlarda kalp hastalığı ve felç gelişme riskinin daha fazla olduğunu göstermiştir. Eğer bir kadında karaciğer hastalığı, bacakta veya akciğerde kan pıhtısı hikâyesi, sebebi bilinmeyen vajinal kanama, daha önce geçirilmiş meme kanseri, kalp hastalığı, rahim kanseri ve şeker hastalığı varsa o kadın hormon tedavisi almamalıdır.  Bu dönemde osteoporozu önlemek için günde 1000 mg kalsiyum ve 800 ünite D vitamini alınmalı, aerobik, koşu ve yürüyüş gibi egzersizler yapılmalıdır.

Erkek:  Erkekler yaşlandıkça erkeklik hormonu düzeyleri de düşer.  Genç erkeklerde testosteron düzeyi sabah maksimum düzeyde iken yaşlı erkeklerin sabahları testosteronu daha azdır.  Bu yüzden enerji ve seks gücünde azalma görülür.  Testislere spor esnasında veya bir trafik kazasında gelen darbe, kemoterapi uygulamaları, testislerde iltihap veya enfeksiyon, testis bölgesine radyasyon gelmesi gibi dış faktörler erkeklerde testis fonksiyonunu bozar ve erkeklik hormonu testosteronu düşürür. Bu durum da seks gücünde azalma görülür. Hipofiz tümörleri ve prolaktin yüksekliği de testosteron salgısını azaltır.  Ancak testosteronu düşüren en sık neden günlük kullanılan ilaçlardır.  Özellikle 40’lı yaşlarda yoğun tüketilen tansiyon, kalp ve depresyon ilaçları testosteronu ve erkeklik gücünü olumsuz etkiler.  Bu sırada çıkabilecek şeker hastalığı da damarları tıkayıp seks hayatını olumsuz etkileyebilir.  Ekonomik ve sosyal açıdan refaha ulaşan, mesleğinin zirvesine yerleşen 40’lı yaşlardaki erkek için en büyük problem sağlıktır.

Hormonlarınız yoldan çıkarsa:

Kadın:  Kadının bünyesi hormon dengesizliğine erkekten daha meyillidir.  Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Selçuk Can kadınlarda gördüğü en önemli iki hormon problemin polikistik over hastalığı ve prematür menopoz olduğunu belirtti.  Kadının seks hormonları her ay sistemli bir şekilde salgılanıyor.  Ancak fizyolojik ve psikolojik nedenlerden dolayı hormonlar dengesizleşebiliyor.  Polikistik over sendromunda yüzde kıllanma, sivilceler, düzensiz adet görme ve hamile kalamama durumu olur, yumurtlama olmaz ve overlerde onlarca irili ufaklı kistler belirir.  Bu hastalığa polikistik over hastalığı denilir.  Bu kistler erkeklik hormonu testosteronun fazla salgılanmasına neden olur.  Adetlerin arası açılır, ara kanamalar başlar.  Yüz, sırt, meme, bel ve bacakta sert, siyah erkeksi kıllar belirir.  Bu hormon dengesizliği kısa zamanda fazla şişmanlayan veya ailesinde şeker hastalığı olanlarda görülür.  Hormon tedavisi, ensülin direncini düşüren metformin ve zayıflama programı ile problem çözümlenebilir.

İş hayatında başarılara imza atan dinamik profesyonel kadınların korkulu rüyası erken (prematür) menopozdur.  Normalde menopoz yaşı 52’dir.  Ancak günümüzde iş hayatının baskıcı yaklaşımı sonucu birçok kadın geç evleniyor ve daha çocuk bile doğuramadan 30’lu yaşlarda erken menopoza giriyor.  Bir kadının 40 yaşından önce adetten tamamen kesilmesi prematür yani erken menopozdur.  Bu durum bağışıklık sisteminin seks hormonları üreten üreme sistemi ile ters bir reaksiyona girmesi ve yumurtalıkların tahribatı ile olur.  Erken menopozda yoğun stres, toksik maddeler ve genetik faktörler rol oynar.  Erken menopoz geçiren kadının günümüzün ileri tıp teknolojisinin imkânları ile dahi hamilelik şansı yoktur.

Erkek:  Bir erkeğin başına gelebilecek en kötü sendromlardan biri testosteron düzeyinin düşmesidir.  Erkeklerde düşük testosteron seks ve sevişme isteğinin azalmasına, sperm sayısının düşmesine, penisin sertleşmesinin azalmasına sebep olur.  Testosteronu az olan erkeklerin göğüsleri büyümeye başlar.  Vücutta testosteron salgısının durduğu evreye andropoz denilir. Erkekler de menopoza giren kadınlar gibi andropoza girdiklerinde aşırı terleme, sıcak basmaları, konsantrasyon güçlüğü, depresyon hissederler.  Bazen testosteron azlığı ani ve çok ağır olur.  Bu durumda sakal ve bıyıkların uzaması durur, kas gücü azalır ve kemik erimesi başlar.  Ses kalitesi incelir.  Hayalar yumuşar ve ufalır.  Testosteronun erkek olmanın mücadeleci ruhunda rolü büyüktür.  Testosteron düzeyi düşen erkekler çok daha uysal olurlar.

Yorum Yaz