Mide Kanseri Hakkında Son Gelişmeler

Prof. Dr. Erdoğan Sözüer
Genel Cerrahi Uzmanı

 

Mide kanseri maalesef sinsi ilerleyen ve tanı konulduğunda pek çok hastada gerçek anlamda cerrahi tedavi şansının yitirildiği bir hastalıktır. Geç tanı konulmasının esas sebebi midenin geniş bir organ olması ve tıkanma yani bulantı, kusma gibi belirtilerin geç ortaya çıkmasıdır. Yemek borusu ile midenin girişi arasına yerleşen veya midenin çıkış bölümüne yerleşen tümörler daha erkenden belirti verirler çünkü tarif edilen bu kısımlar midenin çok daha dar olan kısımlarıdır ve tümör küçük boyutlarda iken bile tıkanma belirtileri ortaya çıkar.

Mide kanserlerinde gecikmenin çok önemli bir diğer sebebi de basit gibi görünen mide şikâyetleridir. Belki günlük hayatta hepimizde olan yemek sonrası şişkinlik, mide yanması gibi rahatsızlıklar gerekli tetkikler yapılmadan basit ülser veya gastrit gibi yorumlanır. Hastalara buna göre reçeteler verilir. Günümüzde kullanılan etkili anti ülser ilaçlar malesef altta yatan sebep mide kanseri dahi olsa hastaların şikâyetlerinde azalmaya yol açmakta ve hasta kısmen rahatlamaktadır. Ancak gerçek manâda kanser ilerlemekte ve günler geçtikçe tedavi şansını kaybetmektedir. Bu durum kanser cerrahisiyle ilgilenen cerrahların çok sık karşılaştığı bir senaryodur ve üzülerek söylüyorum ki gerçek bir senaryodur.

Bu senaryodaki sorun nedir?
1.      Mide ile ilgili her türlü şikâyet ciddiye alınacak ve doktora başvurulacak.
2.      Bu tip şikâyetlerle gelen bir hastada doktor gerekli ve yeterli tetkikleri yapmadan ezbere ülser tedavisine başlamayacak.
 
Mide Kanseri ne sıklıkta görülen bir hastalıktır ?
Mide Kanseri dünyada akciğer kanserinden sonra ikinci sıklıkta görülen kanser türüdür. Her 10 kanser hastasından 1‘i mide kanseridir.Türkiye’de en sık görülen sindirim sistemi kanseri olan mide kanseri çeşitli ülkelere göre farklılıklar gösterir. Japonya’da, Latin Amerika’da diğer ülkelerden daha sık görülür.
 
Mide kanserinde risk faktörleri nelerdir?
1. Mide Ülseri: Kısa sürede tıbbi tedaviye cevap vermeyen, çapı 2 cm’den büyük mide ülserleri.
2. Atrofik Gastrit: Atrofik gastrit sıkılıkla mide kanseri ile birlikte bulunur.
3. Pernisiyöz anemi: Pernisiyoz anemili hastalarda 2-3 misli daha fazla mide kanseri görülür.
4. Polipler: Çapı 2 cm. den büyük olan mide poliplerinden kanser gelişme ihtimali fazladır.
5. Daha önce mide ameliyatı geçirmiş ve midelerinin bir kısmı alınan hastalar: Ülser için daha önce mide rezeksiyonu yapılmış olan hastalarda mide kanseri daha sık görülmektedir.
6. Yaş: Sıklıkla 50 yaş üzerinde görülür. Ancak malesef mide kanseri yaşının daha aşağılara inmiş olduğunu görüyoruz.
7. Cinsiyet: Genellikle erkeklerde kadınlara göre çok daha sık görülmektedir.
8. Genetik: Hastalığın ailevi olduğuna dair önemli deliller vardır. Bu nedenle ailesinde mide kanseri hikâyesi olanlar daha dikkatli olmalı ve şikâyetlerini daha ciddiye almalıdırlar.
9. Kan grubu: A grubu kanı olanlarda risk O grubu kanı olanlara göre daha yüksektir.
10. Düşük sosyo-ekonomik düzey
11. Bazı yiyecekler: İleri derecede tuzlu salamuralar, tütsülenmiş et ve balıklar uzun raf ömrü olan yiyecekler, katkı maddeli yiyecekler hastalık oluşumundan sorumlu tutulmuştur.
16. Sigara içilmesi
Mide kanserinin belirtileri nelerdir? 
En önemli husus, mide kanserinin uzun süre sinsi kalması ve önemli bir belirti vermeden ilerlemesidir. Ciddi semptomlar, tümör mideyi tıkayacak kadar büyüdüğünde veya kanama yaptığında ortaya çıkmaktadır. Bunun için çoğunlukla belirti verdiği zaman tedavi sınırlarını aşmış durumdadır. Bundan dolayı 40 yaşın üzerinde hazımsızlık, dispeptik şikâyetler ile gelen hastada daima ciddi tanısal işlemler yapılmalıdır.
Karın üzerinde mide bölgesi ve onun etrafındaki bölgede ağrı ve dolgunluk  hissi vardır. Özellikle yemeklerden sonra midenin boşalmasındaki problem nedeniyle rahatsızlık, erken doyma, bulantı hatta kusma uyarıcı olmalıdır.   Bazen kusmalar kanlı bile olabilir.
Ancak mide kanserinin en bariz belirtisi hastanın kendini yorgun, bitkin hissetmesi, yemeklere karşı isteksiz olması ve kısa süre içinde ciddi bir kilo kaybının olmasıdır. Meselâ son bir kaç ayda 10-15 kg. gibi. Bazen de hastalar mide bölgelerinde bir kitle hissederek doktora başvururlar.
Mide kanserlerinde sık karşılaştığımız önemli bir şikâyette, yenen yiyeceklerin mide girişinde tıkanması ve hastanın bunu yutma güçlüğü şeklinde ifade etmesidir. Hasta önceleri katı yiyecekleri daha sonrada zamanla sulu gıdaları da yutmada sıkıntısı olduğunu söyler. Bu tipik olarak yemek borusu ile mide arasında bir daralma olduğunu ve bunun bir tümöre bağlı olabileceğini düşündürmelidir. Ancak bahsedilen bu belirtiler genellikle hastalığın geç dönemlerinde ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle henüz başlangıçta çok daha müphem belirtiler varken doktora gidilmeli, netice alınamayan tedavilerde uzun süre ısrar edilmemelidir.
Erken tanı için endoskopik yöntemlerin üstün olduğu vurgulanıyor, bu doğru mudur?
Evet bu kesinlikle doğrudur. Günümüzde yemek borusu ve mide hastalıklarında en doğru tanı veren yöntem endoskopidir. Bu yöntem ile yemek borusu, mide on iki parmak barsağı direkt olarak gözle görülür. Görüntü ekranda büyütüldüğü için çok küçük lezyonlar bile görülebilir hale gelir. Tabii burada da lezyonu görebilmek ve gördüğünü yorumlayabilmek için işlemi yapan hekimin bu alanda tecrübeli olması şarttır. Bu yöntemde yemek borusu ve midenin iç yüzü görülmekle kalmaz, aynı zamanda hastalık tespit edilen bölgelerden örnekler alınabilir. Bu örnekler patolojiye gönderilir ve mikroskobik incelemeler yapılarak hastanın kesin tanısı konmuş olur. Yani sonuçta bize kesin tanıyı patolog söyler. Cerrah bu sonuca göre tedaviyi düzenler. Bakın ne kadar önemli, yani patologun söyleyeceği bir kelime hem hasta hem cerrahın yolunu değiştiriyor. İşte bundan dolayıdır ki onkolojik cerrahi apayrı bir iştir, tecrübe gerektiren bir iştir ve mutlaka bir ekip çalışmasını gerektirir.

Tanı ile ilgili olarak şunu vurgulayarak söylememiz gerekiyor. Otuz beş yaş üzerinde ve mide şikâyetleri olan her hastaya üst endoskopi yapılması gerekmektedir.
 
Görüntüleme tekniği olarak gastrokopi dışında alternatif bir yöntem var mıdır?
Endoskopik yöntemlerin bu kadar yaygın olmadığı yıllarda baryumlu mide grafileri (halk arasında ilaçlı mide filmi) sıklıkla çekiliyordu. Günümüzde ise neredeyse hastaların tamamında gastroskopi yapılmaktadır. Ancak şunu belirtmemiz gerekir ki mide kanseri olan hastalarda hastalığın diğer organlara yayılıp yayılmadığını anlamak için ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografiden yararlanıyoruz. Bilgisayarlı tomografi bize  kanserin hangi evredeolduğuhakkındave cerrahi stratejinin belirlenmesinde katkıda bulunur. Yine ameliyat sonrası dönemde hastaların takibinde de bilgisayarlı tomografiden faydalanıyoruz.
Geç kalındığında hastalık nasıl yayılmaktadır?
Midede bir kanser öncelikle organ içinde yayılır. Bu daha çok yukarı doğru yani yemek borusu tarafına olur. Ancak aşağı yöne yani on iki parmak barsağı yönünde de kanser ilerler ve zamanla midenin tamamını tutar. Bu nedenledir ki ameliyatta biz midede kanserinin görüldüğü yerden çok daha uzaklara giderek rezeksiyonlar (midenin bir kısmının çıkarılması işlemi) yapıyoruz.
Diğer taraftan mide merkezi yerleşimli bir organdır ve pek çok organla komşu olup yakın ilişkidedir. İşte hemen yakınında bulunan karaciğer, safra kesesi, pankreas, dalak ve kalın barsak hem komşuluk, hem lenfatik hem de kan yolu ile tutulabilir. Bu durum beraberinde getirdiği önemli problemler nedeniyle hastayı ve cerrahı güç durumda bırakır. Ancak bazen mideden çok daha uzak olan bölgelerde de yayılım görüyoruz. Buna yol açan esas sebep mide duvarından taşan kanser hücrelerinin karın içine düşmesi ve bunların farklı organlara tutunarak oralarda büyüme göstermesidir. İnce barsaklarda, mesane çevresinde, yumurtalıklarda tümör görülmesi bu şekilde olmaktadır. Tüm bunların haricinde kan yolu ile yayılım sonucu karaciğer, akciğer, beyin, kemik yayılımları da olabilmektedir.
Mide Kanserinde Nasıl Bir Tedavi Uygulanır?
Öncelikle kanser tedavisi bu konuda deneyimli ekipler tarafından yapılmalıdır. Kanser cerrahisi özel bir ilgi alanıdır, yıllar boyu emek ve bunun sonunda kazanılan tecrübeyi gerektirir.
Diğer taraftan tedavi sadece cerrahiden ibaret değildir. Gastroenterolog, radyolog, patolog, medikal onkolog, radyasyon onkologu gibi diğer branşlardaki doktorlar ile de yakın bir temas ve bilgi alış verişi gerekmektedir. Bu nedenle Fakültemizde haftanın belli günleri bu kanser konseylerinde bütün hastalar detaylı bir şekilde görüşülerek hastaların tedavi plânları yapılır.
Tedavi esas olarak cerrahidir. Mide kanserlerinde cerrahi olmadan tedavi olmaz. Erken dönemde tanı konulup bir an önce cerrahi müdahale yapılmalıdır. Tek başına yapılan kemoterapi (ilaç tedavisi) ve radyoterapi (ışın tedavisi) sonuçları şu an için yüz güldürücü değildir ve ancak cerrahi tedaviye yardımcı durumundadır. Cerrahi tedavinin amacı, tümör ile birlikte yayıldığı dokuları lenf bezlerini de içine alacak şekilde çıkarmaktır. Onkolojik cerrahi prensiplerine göre yapılan ve iyi bir lenf bezi diseksiyonu uygulanan hastalarda yaşam sürelerinin daha uzun olduğu bilinmektedir.
Cerrahi olarak kanserin mideyi tuttuğu yere göre bir teknik uygulanır. Midenin belirli bir kısmı veya tamamı çıkartılır. Burada yeri gelmişken pek çok hasta tarafından merak edilen bir konuya da açıklık getirmek istiyorum. Midelerinin tamamının alınması gerektiğini söylediğim hastalarım endişeye kapılarak “Peki midem olmadan nasıl yemek yiyeceğim? Midem olmadan yaşayabilir miyim?” gibi sorular sormaktadırlar.
Şunu açıklıkla söylemeliyim ki mide hayati bir organ değildir. Mide olmadan yaşam olur mu? sorusunun cevabı kesinlikle“evet” tir. Tabii ki midenin yiyecekleri depo etmesinin yanında başka fonksiyonları da vardır. Ancak biz de durup dururken sağlam bir mideyi çıkarmıyoruz ki. Midesi herhangi bir nedenle tamamen çıkartılmış olan hastalar günlük yiyeceklerini daha az miktarlarda ve daha sık aralıklarla aldıkları takdirde günlük yaşamları fazla etkilenmeyecektir. Dahası zaman içinde vücut bu yeni duruma bir miktar adapte olacak ve hastaların memnuniyeti daha da artacaktır.
Şunu akıldan çıkarmamak gerekir ki mide kanseri ameliyatları, cerrahinin ciddi ve ağır ameliyatları arasındadır. Bu hastaların ameliyatları her türlü donanıma sahip, yoğun bakım imkânları olan hastanelerde ve onkolojik cerrahide çok tecrübeli ekipler tarafından yapılması gereklidir.
 
Mide kanserlerinde yaşam süreleri nasıldır ve buna etki eden faktörler nelerdir?
Tedavi sonrası yaşam süreleri üzerinde pek çok faktör etkili olmaktadır. Ancak hastalığın evresi ve uygulanan cerrahi tedavinin yeterliliği tüm faktörlerin önüne çıkmaktadır
 
1. Tümöre bağlı faktörler
· Kanserin mikroskopik tipi
· Kanserin yayılma durumu (Karaciğer, lenf bezi tutulumu)
2. Hastaya ait faktörler
             · Yaş
             · Yandaş hastalıklar
3. Tedaviye ait faktörler
             · Uygulanan cerrahi teknik (Cerrahi sınırların durumu,
Lenf bezlerinin çıkartılması)
             · Kemoterapi / Radyoterapi uygulanması
Yaşam sürelerine baktığımızda erken tanı ve erken evre ile ne kadar yakın bir ilişki olduğunu göreceksiniz. Bu konuda özellikle Japonya dan yayınlanan çalışmalarda diğer Dünya ülkelerine göre daha iyi neticelerin elde edildiği bilinmektedir. Bunun en önemli sebepleri Japonya da mide kanserinin çok sık görülmesi, endoskopik tarama çalışmaları ile hastaların erken evrede yakalanması ve tabii ki Japon cerrahların bu konuda büyük tecrübeye sahip olmalarıdır.
 
 
Tümörün evresi      Amerika serileri (%)     Japonya serileri (%)
I                                  70                                             90
II                                30                                              70
III                               15                                             40
IV                                3                                                 9

Tablo 1: 5 yıllık sağ kalım ile ilgili ortalama yüzdeler.

 
 
Aklımızda neler kaldı?

Ülkemizde mide kanseri olguları genellikle ileri evrede yakalanmaktadır.
            Hastaya bağlı sebepler
            Hekime bağlı sebepler
Bulantı, kusma, kusmukta kan görülmesi, yemeklerden sonra dolgunluk hissi, iştahsızlık, kilo kaybı şikâyetleriniz varsa mutlaka doktora başvurunuz. Mide kanserlerinde ailevi bir geçiş olabileceğini unutmayınız.        

Yorum Yaz